Muğla’nın Bodrum ilçesine bağlı Kızılağaç, Çamlık, Çiftlik ve Armutçuk köylerinde hala faaliyette olan taş ocaklarının faaliyet alanlarını büyütmek için yeri ruhsatlandırmaya gitmesi ve 134 köylünün 1 milyon metrekareye yakın zeytinlik yerinin kamulaştırılmak istenmesi geçimini zeytinden sağlayan köylüleri isyan ettirdi.
TARLADA AKSİYON YAPTILAR
Taş ocaklarının bulunduğu bölgedeki zeytinlik yerlerde Kızılağaç muhtarı Mehmet Karaca, Çiftlik muhtarı Halil Köse, Avukatları Remzi Kazmaz ve Esra Kazmaz ile birlikte aksiyon ve basın açıklaması yapan köylüler bölgedeki taş ocakları nedeniyle zeytin rekoltesinde düşüş yaşandığını belirtti.
ZEYTİN YERİNE TAŞ MI YİYECEĞİZ
Köylülerden evli ve iki çocuk annesi 45 yaşındaki Fatma Yağcı “Bizim bu dönen işlerden yeni haberimiz oldu. Bugün tarlamızdayız, dedemden babamdan kalma zeytinliklerimiz çocuklarımıza yadigar kalacak, 500 yıllık ağaçlarımız var, kamulaştırıp taş ocakları yapacaklarmış, ne hakla bunu yapacaklar malımızı canımızı elimizden alacaklar. Zeytin mi taş mı yiyeceğiz. 1 ton taş satsan 100 bin TL, 1 ton zeytinyağı 1 milyon TL. aslında biz taş ocaklarının kapatılması için yıllardır uğraş verirken artık birde alanlarını büyütüleceğini ve emlakımızı alacaklarını söylüyorlar, biz devletimize nasıl güveneceğiz, devlet vatandaşın malını elinden alır mı” diye konuştu.
‘KÖYLÜNÜN ZEYTİNLİKLERİNİ RUHSATLANDIRMANIN İÇİNE ALMIŞLAR HABERLERİ YOK’
Köy Muhtarı Mehmet Karaca “62 hektarlık alanda taş ocağı açılacağını belirten ilgili kurumlar hem ÇED raporu gerekli değildir raporu vermişler, oysa burası Bodrum yarımadasının akciğerleri zeytinlik ve çam ormanları ile kaplı. Ayrıyeten köylülerin haberi olmadan zeytinlik tarlalarını bu ruhsatlandırmanın içine almışlar, ancak köylünün bundan haberi yok, 134 köylü bir ortaya gelerek avukat tutup hukuk çabası başlattık, biz bölgedeki taş ocaklarının ruhsatları bitince faaliyetine son verilmesini istiyorduk, bunlar alanlarını büyütmenin kederi peşinde” dedi.
‘TARLAMDA ÇOCUKLARIMIN GELECEĞİ VAR’
Bodrumlu 46 yaşındaki iki çocuklu Osman Sarıçakır “Burada mahallenin, köylünün faydasına hiçbir şey yok. Bir şahsın, bir şirketin çıkarları doğrultusunda bir çalışma. Benim çocuklarımın geleceği için bırakacağım zeytin tarlası var. Taşocağı sahibi masraf ocağını öbür yere kurar, lakin ben çocuklarım tarlamızı nereye götüreceğiz, zeytinsiz tarlasız ne yapacağız. Biz buna karşıyız. Bu nedenle hakkımızı aramak için hukuk çabası başlattık” sözlerini kullandı.
TURİZM VE ARKEOLOJİK SİT ALANI
Muğla ve Karadeniz’de çevrecilerin ve halkın avukatlığını yapan Avukat Remzi Kazmaz ise taş ocağının genişletilmesi ve bölgeye kırma eleme tesislerinin kurulmasıyla yeraltı su kaynaklarının biteceğini, toz toprak gürültüye neden olacağını, trafiği olumsuz tarafta etkileyeceğini, tarım ve hayvancılığı biteceğini belirterek şunları söyledi:
“Kültür ve Turizm Bakanlığı bölgeyi turizm alanı ilan etti. Ayrıyeten burada 1. Derece Arkeolojik sit Alanları var. Bodrum’un çam ormanları 500 yıllık zeytin ağaçları ile kaplı bölgesindeki taş ocaklarını 1 milyon metrekare arttırmak için ÇED raporuna bile gerek görmemişler. Bu kapasite artırımı ile ormanın büyük kısmı ve zeytinlikleri içine alacak. Bu da şu demektir.
Orada vatandaşların tapulu toprakları var, köylünün faydalandığı orman alanları var, bütün bunlar köylünün elinden alınıp, şirket kendisine aldıktan sonra buraların yasal temsilcisi olacak. Sizin de artık oralara girme imkanınız kalmayacak. Şirket buralar benim diyecek. Zeytinliğine girme ben buraları kamulaştırdım diyecek. Bunun ismine tez kamulaştırma diyoruz.”
ÖZEL VE ADRESE TESLİM PROJELERLE BETONA YENİLİYOR
Avukat Kazmaz TBMM’de geçen ay çıkarılan madencilik yasasında belirtilen zeytinlik alanda bulunan madenlerin çıkarılmasına yönelik teşebbüsün tabiat ve zeytinlik için tam bir felaket olacağına dair birçok bilim beşerinin yansılarını lisana getirdiğini belirterek kelamlarına şöyle devam etti:
“Şimdi Bodrum da kurulmak istenen bu madencilik tesisi tamda bu yasaya uyuyor. Tesis kapasite artırımı yapması için zeytinlik ve ormanlık alan üzerinde bir genişleme yapacak. Bu kapasite artırımı hem tabiata ormana zeytine ziyan verecek hem de madencilik faaliyeti sonucu ortaya çıkacak ve o bölgede yaşayan insanlara hayatı zehir edecek.
Bodrum bir taraftan merkezi idare tarafından çıkartılan özel ve adrese teslim projelerle betona teslim edilirken başka taraftan RES’ ler ve madenlerle de bir etraf gürültü ve manzara kirliliğine neden olmaktadır.
Köylüler hayatlarını felç eden maden ve taş ocaklarının kapatılmasını beklerken bunlar hayatı cehenneme çeviren tesislerin kapasite ve alanlarını arttırıyor. Bu hem hukuka hem vicdana terstir. Artık sermaye her şeyi para olarak görmekte etraf ile hiç alakadar olmayıp doğayı hiç önemsemiyor.
Bu projeye ÇED gerekli değildir kararı verenler gelip bu işletmenin yerini gördüler mi, etraf ve Şehircilik Bakanlığı hemen ÇED gerekli değildir raporunu iptal etmelidir. Açtığımız davada yürütmenin durdurulma kararının da yakında çıkacağına inanıyoruz. Her geçen gün Bodrum rantiye uğruna yağmalanıyor.”